Direniş
Kahvesinden bir yudum aldı, telefondan haberlere bakıyordu. Bir süre sonra okuduklarının onun için yeterli olduğunu düşünerek telefonunu kapattı ve sağa dönerek camdan dışarıya baktı. Hava soğuk görünüyordu, kahvesinden bir başka büyük yudum aldı. İçinin ısındığını hissetti. Sabah olmasına rağmen hava kapalıydı, muhtemelen ilerleyen saatlerde yağmur yağacaktı. Evde kalıp dinlenmeyi tercih etmişti bugün, canı biraz tembellik yapmak istemişti. Telefonun sesini duydu.
“Alo?”
“Alo, Selma, evde misin?”
“Evet anne, bir şey mi oldu?”
“Yok merak ettim sadece…”. Sesinden biraz sinirli olduğu anlaşılıyordu.
“Ne oldu anne söyler misin?”
“Bir hafta oldu Selma, doktora gitmeyi daha ne kadar geciktireceksin?” Selma boşta kalan eliyle şakaklarını ovuşturdu.
“Geçiştirmiyorum, kadının boş vakti yokmuş.”
“Kadının bir haftadır vakti yok muymuş Selma, Allah aşkına yalan söyleme bana. Bırakamıyorsun şu illeti işte. Bari bana itiraf et.” Selma ağzını açtı fakat söyleyecek bir şey bulamayıp geri kapattı.
“Alışmaya çalışıyorum…”
“Gelecek hafta için kadından randevu aldım. Seni ben götüreceğim.”
“Bunu yapmana…” Annesi lafını kesmişti.
“Gerek vardı Selma… Benim gitmem lazım. Haftaya gideceğiz unutma.”
“Tamam, görüşürüz.”
“Görüşürüz tatlım.”
Selma telefonu kapatıp mutfak masasının üstüne bıraktı. Kahvesini alarak televizyonunun karşısındaki koltuğa oturdu. Kahvesini önündeki beyaz masanın üstüne koydu. Televizyonu açtı. Kanalları geçerken gözü kahvenin arkasındaki kâseye takıldı. Derin bir nefes aldı ve izleyeceği bir film bulmaya odaklandı. Sevdiği bir film bulunca tutmuş olduğunu fark ettiği nefesi bıraktı ve kahvesini eline alarak izlemeye başladı. Fakat kâsenin içindeki sigara kutusuna bakmaktan kendini alamıyordu. Kahvesinden bir başka yudum alarak odağını filme çevirdi. İçini yavaş yavaş kemirmeye başlayan isteği giderek artmaya başladığını hissedebiliyordu. Kahveden bir başka yudum aldı. Tadı hoşuna gitmemeye başladı. Kupayı masanın üzerine bıraktı, ama kendini çok yavaş bir şekilde geri çekebildi. Ayağa kalktı. Odasından bilgisayarını alıp internetten film izlemek istiyordu şimdi de. Aylak aylak odasına gidip geri geldi. Bilgisayarını koltuğa oturup açtı. Ne izlemek istiyordu? Zaman geçirmek mi istiyordu sadece yoksa kaliteli bir şeyler mi izlemek istiyordu? Belki de yeni bir diziye başlamalıydı… Gözleri tekrar kâseye takıldı. Belki de mum yakmalıydı… Kâsenin yanında duran vanilya kokulu mumlardan birini aldı eline. Evet mum yakmalıydı. Masaya geri bıraktı. Mutfaktan gidip çakmağını aldı. Koltuğa geri otururken çok ağır hareket ediyordu. Çakmağı yaktığında çıkan ateşe baktı. Bir an daldı, parmaklarının arasında kalem kadar ince bir dal varmış gibi elini havaya kaldırdı. Elinde bir şey olmadığını görünce bozuntuya vermeden kokulu mumlardan birini aldı. Mumu yaktığında çıkan kokuyu içine çekti. Diğer mumu da aldı. Hareketleri, bu kadar kolay bir işlem için çok yavaş ve ağırdı, başka bir şey yapmak için zaman kolluyor gibiydi.
Mumları yaktıktan sonra internette izlemek istediği filmi aramaya başladı. Bir süre daha bulmaya çalıştı fakat bulamıyordu. Sinirlenmeye başlamıştı. İstediği filmi bile izleyemiyordu, bu kadar parayı niye internete veriyordu ki? Filmi bulamadığı her saniye daha da sinirlenmeye başlamıştı. En son bilgisayarı kapatıp biraz temiz hava almanın ona iyi geleceğini düşündü ve balkona çıktı. Çıkarken kül tablasını da yanına aldı. Balkondaki masaya oturduğunda kül tablasını da masanın üstüne koydu. Fakat şimdi niye bunu yapmıştı ki? Sigara içmeye çıkmamıştı… Derin bir nefes alıp verdi. Morali bozulmuştu. Annesinin ona kızması, istediği filmi bile bulamayışı ve evde canının sıkılması… Dışarı mı çıkmalıydı? Fakat onu da istemiyordu... Masada öne eğildi ve şakaklarını ovuşturmaya başladı. Bir tatlı yapsa? Aklına gelen fikirle ayağa kalktı ve mutfağa gitti. Tarif kitabını açtı. İçinden tatlı tariflerine baktı, hoşuna giden bir tatlı gördüğünde hemen gerekli malzemeleri çıkarmaya başladı.
Bir süre sonra fark etti ki en önemli malzeme, un yoktu. Unu nasıl olmazdı? Sıkıntılı bir iç geçirdi ve tarif kitabını yerine koydu. Avuçlarını tezgâha yaslayarak titremeye başlayan ellerinin normal durması için bedeniyle baskı yaptı. Bedeni kasılmıştı. Düzgün düşünemiyordu. Birkaç saniye o şekilde kaldı. Derdinin ne olduğunu unutana dek, kafasını yukarı kaldırmadı. Kaldırdığındaysa gördüğü ilk şey kâsedeki sigara paketi oldu. Amacının ne olduğunu tamamen unutmuştu, ne yapacaktı, bedeni hissettiği yoklukla kıvranıyordu. En sonunda film seçecek olduğunu hatırladı. Dayandığı tezgâhtan kurtularak aklına gelen başka bir film izlemeye karar verdi. Bilgisayarını alarak istediği filmi açtı. Sabırsızlığı yüzünden hızlı hareket ediyordu. Dikkatini bu sefer dağılmayacaktı. Kanepenin ucundaki pikeyi alarak filmi başlattı. Başta rahatsızdı fakat sonra rahatlayıp sadece filmine odaklanmıştı.
Uyandığında hava biraz daha kararmıştı. Bilgisayarı masanın üstüne koydu ve etrafına bakındı. Uyumadan önce ne yaptığını hatırlayamıyordu. Çok sıcak olmuştu. Tek eliyle gözlerini ovuşturdu. Biraz hava alsa iyi olacaktı.
Balkondaki masaya geçti. Fark etmemişti ama sigara paketini ve çakmağını da almıştı. Sigara paketiyle çakmağı masaya koydu ve uyku sersemi bir halde manzaraya bakarken bir dal çıkardı paketin içinden. Elinde hissettiği tanıdıklık onun dikkatini toparladı. Ne yapıyordu? Elini geri çekmesi gerekiyordu. Bunu yapması biraz zaman alsa da paketin içine geri koydu. Etrafına bakınmaya başladı. Bunlar çöpe atması gerekiyordu. Derin bir nefes aldı ve pakete baktı. Evet çöpe atacaktı. Paketi eline aldı ve tereddütlü adımlarla mutfağa gitti. Çöpün açılması için ayaklığa bastı. Kapak açılırken elini götürdü fakat atamıyordu. Birkaç dakika boyunca çöpün yanında kaldı. Fakat bedeni atmasına izin vermiyordu. Ayağını çekti ve çöpün kapağını kapattı. Paketi mutfak masasının üstüne fırlattı. Bayılacak gibi hissediyordu. Sandalyelerden birine oturdu. Titreyen elleriyle şakaklarını ovuşturdu. Her geçen saniye o boşluğu doldurma isteği daha çok artıyordu. Derin derin nefes alıyordu. Ani bir kararla ve açlıkla pakete uzandı.
Paketi titrettiği için açarken zorlanmıştı. İçinden son kalan sigarayı çıkardı. Bedeni, onu hemen sonuca ulaşması için zorluyordu. Parmaklarının arasındaki sigarayı ağzına götürdü. Çakmağı aldı. Sigaranın ucunu yaktı. Derin bir nefes çekti içine. Kasılmış ve yorgun düşmüş bedeni anında rahatlarken gözlerini kapattı. Arkasına yaslandı ve bütün kaygılarının bedeninden akıp gittiğini, mutlu olduğunu hissederek nefesi verdi. Gözlerini açtığında karnında bir yanma hissetti ve pişmanlıkla eline baktı. Fakat daha çok isteyen bedenine karşı gelemeden bir nefes daha çekti.
Commentaires